Altıncı Koğuş

TÜRKÇE

Kitapta küçük bir kasaba hastanesinin doktoru ve hastanenin altıncı koğuşunda kalan akıl hastaları anlatılıyor. Kitapta insan yaradılışı ile ilgili birçok mesaj görebilirsiniz. Bu yaratılışın tartışıldığı kısımdan bir alıntı şöyledir; “İnsan niçin ebedî değildir? diye düşünür. Bütün bu dimağ merkezlerine, dimağın bu girinti çıkıntılarına ne lüzum var? Bütün bunların toprağa kaybolması ve eninde sonunda arzın kabuğu ile beraber soğuyarak, nihayet milyonlarca yıl, manasız ve hedefsiz bir surette dünya ile beraber güneşin etrafında devretmesi mukadder olduktan sonra görme, konuşma, hissetme, deha neye yarar? “ Buna benzer sonsuzluk ve varoluş ile ilgili birçok mesaj içeren kitabı okurken ister istemez kendinizi konuyu derin derin düşünürken buluyorsunuz.
Developer
Anton Çehov
Version
TÜRKÇE
Updated
Yulva Muhurcişi
Requirements
12.5 x 20.5 cm
Size
9786052951569

Report this app

Kitap Hakkında Bilgiler!

Altıncı Koğuş

Çevirmen : Yulva Muhurcişi

Yayın Tarihi : 08.03.2019

ISBN : 9786052951569

Dil : TÜRKÇE

Sayfa Sayısı : 68Cilt

Tipi : Karton Kapak

Kağıt Cinsi : Kitap Kağıdı

Boyut : 12.5 x 20.5 cm

Altıncı Koğuş Kitap özetimiz sizlerle. Altıncı Koğuş Anton Çehov Kaleme aldığı harika öykülerden birisi sizin için hazırladık. Kısa öyküleri türünün en önemli isimlerimden olan Anton Çehov, Altıncı Koğuş kitabında akıl hastanesindeki bir hasta ve doktor arasındaki çekişmeleri anlatıyor. Oldukça kısa bir kitap olmakla birlikte sindirerek okunması gereken bir derinliğe sahip.

Kitapta küçük bir kasaba hastanesinin doktoru ve hastanenin altıncı koğuşunda kalan akıl hastaları anlatılıyor. Kitapta insan yaradılışı ile ilgili birçok mesaj görebilirsiniz. Bu yaratılışın tartışıldığı kısımdan bir alıntı şöyledir; “İnsan niçin ebedî değildir? diye düşünür. Bütün bu dimağ merkezlerine, dimağın bu girinti çıkıntılarına ne lüzum var? Bütün bunların toprağa kaybolması ve eninde sonunda arzın kabuğu ile beraber soğuyarak, nihayet milyonlarca yıl, manasız ve hedefsiz bir surette dünya ile beraber güneşin etrafında devretmesi mukadder olduktan sonra görme, konuşma, hissetme, deha neye yarar? “ Buna benzer sonsuzluk ve varoluş ile ilgili birçok mesaj içeren kitabı okurken ister istemez kendinizi konuyu derin derin düşünürken buluyorsunuz.

Altıncı koğuşta hasta olarak kalan İvan Dmitriç aslında eğitimli ve bilgili bir hastadır. Doktor Andrey Yefimıç da bunun farkındadır. İkili arasında birçok konu üzerinden oldukça derin sohbetler gerçekleşir. Felsefi, siyasi ve toplumsal konulardan bahseden doktor ve İvan sık sık konular karşısında karşı karşıya gelmektedir. Siyaset konuşurken İvan Dmitriç genellikle toplumun bastırıldığını ve otoritelerden korktukları için seslerini çıkarmadıklarını savunurken doktor Andrey ise zıttı yönde konuşmalar yapmaktadır. Bu konuşmaları okurken siz de kendinizi bu tartışmaların içinde buluyorsunuz. Kafanızda kendi doğrularınızı tartıyoruz ve edindiğiniz bilgiler ile yeni yerlerine oturtmaya başlıyorsunuz.

İvan aslında oldukça sert ve ters bir karakter olduğu için kimse onunla kolay kolay iletişim kuramamaktadır. Fakat Doktor Andrey kendisi ile sohbet etmekten oldukça keyif almakta ve fırsat buldukça yanına gelmektedir. Bu yanına gelmeleri İvan’ı rahatsız etse de sohbete başladıktan sonra o da çok fazla takılmamaya başlar.

Kitapta insanların birbirleri üzerinde kurmaya çalıştıkları baskılar ve sistemler de işlenmiştir. Hatta Ivan bunun içi şöyle bir konuşma yapar; “Evet, hastayım. Ancak siz de biliyorsunuz ki onlarca, hatta yüzlerce deli özgürce dışarıda dolaşıyor, çünkü cehaletiniz yüzünden onları sağlıklı olanlardan ayırt edemiyorsunuz. Neden ben ve bu zavallı insanlar, dışarıda dolaşanların yerine burada günah keçisi gibi oturmak zorunda? Siz, sağlık memuru, idare amiri ve bütün hastane güruhunuz; ahlaki bakımdan hepimizden ölçülemeyecek derecede aşağı konuşmasının. Neden burada siz değil de biziz? Mantık bunun neresinde?” Bu konuşmasından da anladığımız üzere insanların birbirleri üzerinde yetki sahibi olması da kitapta eleştirilen konulardan biri oluyor aslında.

Anton Çehov’un dili çok ağır olmamak ile birlikte kitaplarını ve öykülerini anlamanız, sindirmeniz için kafa yormanız gerekmektedir. Genel olarak öykülerinde belirli mesajlar ileten yazar bu kitabında da birçok toplumsal ve felsefi mesaj gönderiyor. Kitabın içindeki tasvir ve betimlemeler o kadar kuvvetli ki her bir kareyi gözünüzde canlandırabiliyorsunuz. Betimlemeleri birleştirip kendinizi verdiğinizde adeta altıncı koğuşun içinde biriymişsiniz gibi hissetmeye başlıyorsunuz. Bu da bu kitabın en sevdiğim özelliklerinden biri oldu. Karakterleri benimsemek oldukça kolay, çünkü çok açık ve net anlatılmışlar. Genel kişisel özelliklerini rahatlıkla öğrenebiliyoruz ve zaman içinde birbirleri ile yaptıkları sohbetlerde de düşünce yapılarını çözebiliyoruz.

Hem tiyatro hem de hikaye yazarlığında usta bir isim olan Anton Çehov’un bu eseri de her kitaplıkta yer alması gerekenler arasındadır. Edebiyat ve felsefenin mükemmel uyumunu merak edenlere bu kitabı mutlaka tavsiye ediyorum, keyifli okumalar.

Çehov bir taşra kasabasındaki akıl hastanesinde geçen bu novellasında, eğitimli bir hasta olan İvan Dmitriç ile Doktor Andrey Yefimıç arasındaki felsefi çatışmaya odaklanır. İvan Dmitriç maruz kaldıkları adaletsizliğe, içinde yaşamaya zorlandıkları berbat koşullara karşı çıkarken, Andrey Yefimıç bunları görmezden gelmekte ısrar eder ve durumu değiştirmek için kılını bile kıpırdatmaz. Doktor sonunda içine düştüğü “felsefi” yanılgının farkına vardığında ise artık iş işten geçmiştir. Altıncı Koğuş, Rusya’nın ve ülkenin sorunlarıyla ilgilenmek yerine onları uzaktan izlemeyi tercih eden elit Rus aydınının “deliliği”nin simgesidir adeta.
Altıncı Koğuş, Russkaya Mısl dergisinin 1892 kasım sayısında yayımlandığında büyük ilgi görmüştü. Hatta Lenin’in de yapıtı okuduktan sonra dehşete kapıldığı, “Kendimi Alıncı Koğuş’a kapatılmış gibi hissettim” dediği rivayet edilir.
ANTON PAVLOVİÇ ÇEHOV (1860-1904): Büyük Rus tiyatro yazarı ve modern öykünün en önemli ustalarından olan Çehov, Rus Gerçekçilik okulunun önde gelen temsilcisidir. Taganrog’da dünyaya geldi. Lisede Yunan ve Latin klasiklerini temel alan bir eğitim gördü. 1879’da Moskova’ya giderek tıp fakültesine yazıldı ve 1884’te doktor oldu. Alacakaranlıkta adlı öykü kitabıyla 1887’de Rus Akademisi tarafından verilen Puşkin Ödülü’nü kazandı. Yaklaşık bin sözcükten oluşan komik kısa öykü türünü başlı başına bir sanat haline getirdi. Ancak 1888’de yayımlanan Bozkır adlı yapıtıyla komik öykülere sırt çevirmiş oldu. Önemli oyunları arasında Ayı (1888), Evlenme Teklifi (1889), Martı (1896), Vanya Dayı (1899), Üç Kız Kardeş (1900) ve Vişne Bahçesi (1903) sayılabilir.

Video

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir